DÜNYANIZI AYDINLATACAK FİKİRLER
Harun Yahya'nın Eserleri: Temmuz 2007

HARUN YAHYA'NIN ESERLERİNİN DEĞERİ

Harun Yahya külliyatı dünyanın dört bir yanında, pek çok kişinin iman etmesine, milyonlarca insanın da imanlarının güçlenmesine vesile olmaktadır. Bu değerli eserlerle ve Harun Yahya'nın ilmi çalışmalarıyla ilgili, dünya basınında olduğu gibi Türk basının da pek çok haber ve yorum yer almaktadır. Bu bölümde, söz konusu haber ve yorumlardan örnekler bulacaksınız.


Adnan Oktar ve BAV camiasını hedef alan iftira kampanyasıyla ilgili Mehmet Büyüközer'in internet sitesinde yer alan yazıda, Adnan Oktar'ın çalışmalarının dünya çapındaki etkisine dikkat çekilmektedir. Mehmet Büyüközer, Adnan Oktar'ın eserlerinin önemini şu sözlerle ifade etmektedir: "... Adnan Oktar'ın dünya çapında yaptığı çalışmaları ne kadar takdir ettiğimi ifade etmek istiyorum... İslamiyetin Hristiyanlara anlatımı konusunda, evrim teorisinin yalan olduğu konusunda, bütün kanıtlarıyla bu alemin bir Yaratıcı tarafından yaratıldığı gibi onlarca konuyu, anlatmak isteseniz de anlatamayacağınız konuları, www.harunyahya.org osun, www.harunyahya.com olsun, www.jesuswillreturn.com olsun, www.palestiniantragedy.com olsun, www.islamdenouncesterrorism.com sitesiyle olsun daha sayamadığım onlarca siteleriyle milyonlara ulaşıyorlar... Ne güzel söylemiş atalarımız, "Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz." Bu insanlar canlarını dişlerine takmış hizmet etmek için uğraşıyorlar didiniyorlar... Bu büyük hizmeti Adnan Oktar ve BAV aleyhinde yaygaralar koparan, naralar atan kimselerden hangi birisi yapıyor söyler misiniz Allah aşkına?"





Zeki Ceyhan'ın Milli Gazete'de yer alan "İyi ki Harun Yahya var!" başlıklı yazısında, Harun Yahya'nın "İslam Birliği'ne Çağrı, Dünyadan Yankılar ve Tapınakçılar ve Masonlar" adlı eserlerinden övgüyle bahsedilmiş, "tüm dünyada bir Harun Yahya fırtınası estiği" ifade edilmiştir.


Mevlüt Özcan'ın "İslam Birliği'ne Çağrı" başlıklı yazısında, Harun Yahya'nın aynı adlı kitabından alıntılar yapılarak konunun önemi üzerinde durulmuştur.




Memleket Gazetesi İnternet Sayfası'nda, "Harun Yahya Külliyatının Değeri"ne Bir Kez Daha Dikkat Çekilmektedir
Adem Tutan tarafından hazırlanan yazıda, Harun Yahya'nın çalışmalarının önemi ve değeri şöyle anlatılmaktadır:Çağrı filmi gibi birkaç çalışma dışında hiçbir yapımın olmadığı bir fetret döneminde, görsel alanda Allah inancını haykıran muhteşem yayın ve belgesellere öncülük etmesi, dünyanın saygın akademisyenlerinin görüş ve kitaplarını titizlikle tercüme ederek ve kaynak göstererek kitaplarında kullanması ve böylece ‘bilim adamı dindar olamaz’ anlayışını sarsması, yazdığı eserler, belgeseller ve Bilim Araştırma Vakfı’nın (BAV) verdiği yüzlerce seminerlerle evrim teorisinin popülaritesini kırması, fosil sergileri ile bilimin yaradılışı desteklediğini delillendirmesi, Kısacası dini, toplumun ilgisine yakınlaştırarak ispat-ı vacibi sosyalleştirmesi...




Vakit gazetesinde 11 Ağustos 2004 tarihinde yer alan bu haberde, Harun Yahya'nın eserlerinden faydalanılarak hazırlanan tasarım mucizesi isimli internet sitesinin tanıtımına yer verilmiştir. Allah'ın üstün yaratışının örneklerine yer verildiği bu sitede konuyla ilgili önemli bir açıklama da yer almaktadır:
Sitede zaman zaman karşınıza Allah'ın yaratmasındaki mükemmelliği vurgulamak için kullanılan "tasarım" kelimesi çıkacak. Bu kelimenin hangi maksatla kullanıldığının doğru anlaşılması çok önemli. Allah'ın tüm evrende kusursuz bir tasarım yaratmış olması, Rabbimiz’in önce plan yaptığı daha sonra yarattığı anlamına gelmez. Bilinmelidir ki, göklerin ve yerin Rabbi olan Allah’ın yaratmak için herhangi bir 'tasarım' yapmaya ihtiyacı yoktur. Allah'ın tasarlaması ve yaratması aynı anda olur. Allah bu tür eksikliklerden münezzehtir. Allah'ın, bir şeyin ya da bir işin olmasını dilediğinde, onun olması için yalnızca "Ol!" demesi yeterlidir. Ayetlerde şöyle buyurulmaktadır:
Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri yalnızca: "Ol" demesidir; o da hemen oluverir. (Yasin Suresi, 82)
Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "Ol" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)

“Türk Yaratılışçılığı Kök Salıyor!” - The Washington Times Gazetesi



ABD’nin en önemli gazetelerinden biri olan The Washington Times Gazetesi, 9 Haziran 2007 tarihli sayısında, Nicholas Birch imzasını taşıyan “Türk Yaratılışçılığı Kök Salıyor -4 kişiden 3’ü Darwin’in evrim teorisini reddediyor” başlıklı bir haber yayınladı. Yazıda Adnan Oktar'ın Harun Yahya müstear ismiyle yazdığı "Yaratılış Atlası" adlı eserin Avrupa’daki etkisinden ve kitabın içeriğinden bahsedildi. Haberde Adnan Oktar’ın New York Times, Le Monde, Reuters, Stern, Newsweek gibi büyük yabancı medya kuruluşlarının katılımıyla gerçekleştirdiği basın toplantısından da izlenimler aktarıldı.


Dünyanın dört bir yanındaki binlerce gazete ve derginin, internet sitelerinin de alıntı yaparak yayınladığı haberde özetle şu ifadeler yer alıyordu:

“Bilimsel yaratılışçılığın” İslami bir versiyonu, dört kişiden üçünün Charles Darwin’in evrim teorisini reddettiği Türkiye’de verimli toprak buldu.

Bu görüşün önde gelen savunucusu saçları omuz hizasında olan ve pahalı takım elbiseli Tarkan Yavaş, hayattaki amacının “Türkiye’yi ateist materyalizmden ve Darwin’in kapısını açtığı ahlaksızlıktan temizlemek” olduğunu söylüyor.

Yavaş 1990 yılında kurulan Bilim Araştırma Vaktı’nın (BAV) kamusal yüzü.
Üniversiteyi bırakmış karizmatik bir kişi olan Adnan Oktar’ın önderliğindeki BAV’ın son yayını, grubun Şubat ayında İngiltere, Fransa, İskandinavya ve Türkiye’deki bilim adamı, gazeteci ve okullara gönderdiği 770 sayfalık, yaklaşık 6 kg ağırlığındaki “Yaratılış Atlası” adlı büyük bir kitap.

… Detaylarda farklılıklar olsa da Kutsal Kitap ve Kuran’da anlatılan yaratılış inancına göre Allah herşeyi altı günde yarattı.

Atlasta, sayfalarca fosil ve canlı türlerinin fotoğrafları yanyana verilerek benzerliklerin türlerin zaman içinde uyum gösterdiği iddialarını çürüttüğü savunuluyor.

Politik mesaj ise farklı: komünizm, Nazizm ve alevler içindeki İkiz Kulelere ait bir fotoğrafın altında 11 Eylül’den evrim sorumlu tutuluyor.

Metinde “Darwinizm, çatışmaya değer veren tek felsefedir” açıklaması yapılıyor. Sn. Yavaş, “bilimsel saflarda kültürel bir savaş veriyoruz” dedi.
O ve onun gibiler Türkiye’de kendilerine verimli bir toprak buldular. Geçen sene yapılan bir araştırma Türklerin sadece yüzde 25’inin evrimi kabul ettiğini gösterdi. Fen dersi öğretmenleri bile etkilenmişler; 2005 senesinde yapılan bir anket yaklaşık yüzde 50’sinin teoriyi sorguladığı veya reddettiğini ortaya koymuştu.
İstanbul Üniversitesinden genetikçi Haluk Ertan, “Türkiye Orta Doğu’da yaratılışçılığın merkez bürosu oldu” dedi. Yavaş ise “Sadece Orta Doğu’da değil, dünyada,” dedi ve ekledi, “Darwinizm Türkiye’de ölüyor.”

… BAV son on yıl içinde yaratılış konulu yüzlerce konferansın yanı sıra son dönemde de Amerikan tarzı bir dizi “yaratılış müzesi” organize etti.

Dün, Adnan Oktar, İstanbul Boğazının Karadeniz’e yakın kuzey kıyılarının açığında lüks bir yatta bir basın toplantısı düzenledi, ve dünyadaki kötülüklerin Darwinizmin doğrudan birer sonucu olduğunu söyledi.

Reuters haber ajansı, “Komünizm, faşizm, ve Masonlar Darwinizm değerleri üstüne kuruludur, dünya kapitalist gücü de aynı değerler üstüne kuruludur… Hitler de, Mao da Darwinistti” dediğini kaydetti.

“Bilim adamlarının, gerçeğin tekelini ellerinde bulundurdukları şeklinde kendimizi kandırmayacağız,” dedi.

Türkçe konuşan Sn. Oktar Internet sitelerinden her ay bir milyon kitap ve belgesel filminin indirildiğini söyledi. Kitap ve belgesel filmlerinin 170 ülkede dağıtıldığını da sözlerine ekledi. Harun Yahya müstear adıyla Sn. Oktar tarafından yazıldığı iddia edilen farklı dillerdeki onlarca kitap yatta sergileniyordu. Başlıklardan bazıları: “Darwinizmin Karanlık Büyüsü,” “Tarihi Bir Yalan: Kabataş,” ve “Allah’ın Munis Sanatı.”

Yaratılış Atlası ve Avrupa Parlamentosu Konseyi



Avrupa Parlamentosu Konseyi, Kültür, Bilim ve Eğitim Komitesi'nin Yaratılış ve Evrim Raporu, Materyalist Çevrelerde Büyük Bir Panik Yaşandığının Delilidir.


Sayın Adnan Oktar'ın Yaratılış Atlası isimli büyük eserinin, Avrupa'ya ulaşmasıyla birlikte, tüm kıtanın materyalistleri ve Darwinistleri ciddi bir panik yaşamaya başladılar. Daha önce gördükleri hiçbir evrim karşıtı esere benzemediğini söyledikleri Yaratılış Atlası'nı, kendi fikir sistemleri açısından, bugüne kadarki tüm Darwinizm karşıtı çalışmalardan çok daha tehlikeli bulduklarını ifade ettiler. Öyle ki, kitabı yasaklatmaya dahi kalkıştılar. Şüphesiz bu panik, Yaratılış Atlası kitabının içinde yer alan bilgilerin ne kadar doğru ve önemli olduğunun en büyük ispatıdır. Kitapta yer alan ve evrimi çürüten somut bilimsel bulgular, pek çok Avrupalı'nın yıllardır aldatıldığını fark etmesine neden olmuştur.

Örneğin yakın tarihte, Fransız Science Actualités tarafından yapılan bir ankette, insanların evrim ile oluşmadığına inananların oranı %92, evrime inananların oranı ise %5 olarak çıkmıştır.Evrimin, 19. yüzyılın ilkel koşullarında ortaya atılan bir masaldan ibaret olduğunu anlamaya başlayan Avrupalılar, Yaratılış'ın ise pek çok net delille ispatlandığını görmüşlerdir. Avrupa'da başlayan bu fikri aydınlanma, materyalist, ateist, Darwinist çevrelerde tedirginlik yaratmıştır. Bu tedirginliğin en son belgelerinden biri de Avrupa Parlamentosu Konseyi, Kültür, Bilim ve Eğitim Komitesi tarafından hazırlanan rapordur. "Eğitimde Yartılışçılığın Tehlikeleri Başlıklı" dökümanın raportörü, Fransız Sosyalist Guy Lengagne'dir. Raporun hemen her satırında, Darwinistlerin, evrimin bilim dışı olduğunun ispatlarıyla sergilenmesi karşısındaki çaresizlikleri görülmektedir. (Yazıda raporun maddelerinden birebir alıntılar yapılmıştır. Bu maddelerde yer alan saygıya uygun olmayan ifadelerden, Allah'ı ve müminleri tenzih ederiz.)


1. Komite, son yıllarda Avrupa'da evrime olan inancın azaldığı ve Yaratılış gerçeğinin daha çok insan tarafından kabul edildiğini şöyle ifade etmektedir:
Madde 2 ... Bugün ise Yaratılışçı teoriler Avrupa'ya girmiş ve birkaç Avrupa Konseyi ülkesinde etkili olmaktadır.

2. Darwinizm, materyalizme sağladığı sözde bilimsel destek sebebiyle ayakta tutulmaya çalışılmaktadır. Darwinizmin yıkılması demek, materyalizmin ve ateizmin en büyük dayanak noktalarından birini kaybetmesi demektir. Nitekim raporda, aşağıdaki sözlerle Yaratılış'ın anlatılmasının "uzun yıllardır sabırla oluşturulan dünya görüşünü" yani materyalizmi sarstığı ifade edilmektedir:
Madde 5 Doğa, evrim, kökenlerimiz ve evrendeki yerimize dair sabırla oluşturduğumuz bilgilerin özüne saldırıda bulunan ve dini dogmalar empoze eden düşünme şekillerinde bir artışa şahit oluyoruz.

3. Raporda, gençlerin gerçeği görmeye başlamasından endişe edildiği görülmektedir. Burada bahsedilen "zihin karışıklığı", aslında zihin açılmasıdır. Materyalist telkinlerle dondurulan, evrim yalanıyla aldatılan ve tek tip düşünmeye yönlendirilen zihinler, artık ön yargısız düşünmeye başlamakta ve bilimin evrimi desteklemediğini görmektedir:
Madde 6... Çocuklarımızda CİDDİ BİR ZİHİN KARIŞIKLIĞI oluşturma riski mevcuttur.

4. Yaklaşık 150 yıldır kesin gerçek gibi lanse edilen evrim teorisinden şüphe edilmeye başlanması, evrimin çöküşünün en önemli işaretidir. Bu haklı şüpheyi duyanlar, biraz daha araştırıp incelediklerinde on yıllardır evrim masalıyla aldatıldıklarının farkına varacaklardır. Darwinistlerin endişe duymasının sebebi de budur:
Madde 9 ... Bu şekilde Yaratılışçılar ... ZİHİNLERE ŞÜPHE VE ÇELİŞKİ TOHUMLARI EKMEKTEDİRLER.

5. Raporda, Avrupa'nın materyalist kültürünün ilk defa bu kadar ciddi bir tehdit altında olduğu ifade edilmektedir. Bu da, Yaratılış Atlası'nda yer alan bilgilerin ne kadar doğru ve vurucu olduğunun ispatıdır. Kitapta yer alan bilimsel gerçekler materyalistleri ilk defa, kapsamlı tedbir almaya yöneltmiştir:
Madde 17 Yaratılışçıların gittikçe artan etkisi araştırıldığında Yaratılış ile evrim arasındaki çatışmanın entelektüel tartışmanın ötesine geçeceği anlaşılıyor. Eğer dikkat etmezsek Avrupa Konseyinin öz değerleri Yaratılışçı fundemantalistlerin doğrudan tehditi altında olacaktır. Çok geç olmadan tepki göstermek Konsey parlementerlerinin görevidir.

6. Amerika ve Avustralya gibi İngilizce konuşulan ülkelerde, Darwinizm'e inananların sayısının oldukça düşük olması, Darwinistler için rahatsız edici bir gerçektir:
Madde 37 Ancak Yaratılışçılık (ya da neo-Yaratılışçılık) İngilizce konuşan ülkelerde, özellikle de ABD ve Avustralya'da hala iyi bir gelişme göstermektedir... Temmuz 2005'de Pew Araştırma Merkezi'nin yaptığı anketin sonucuna göre Amerikalıların %64'ü evrimin yanı sıra akıllı tasarımın öğretilmesini isterken %38'i kamu okullarında evrim teorisinin tamamen kaldırılmasını desteklemektedir... Şu anda 50 Amerikan eyaletinden 20'sinin okul müfredatı akıllı tasarımı da kapsayacak şekilde düzenlenmektedir.

7. Ancak materyalistler için asıl panik konusu, Avrupa'nın Darwinizm'e dayalı materyalist kültürünün yok olmak üzere olduğudur. Materyalistlere göre, evrimin geçersizliğini ortaya koyan çalışmalar, Avrupa için gündemdeki en büyük "tehlike"dir:
Madde 38 Pek çok kişi bu olayın sadece ABD'nin sorunu olduğunu ve Atlantik'in öbür tarafında olan bitenlere kayıtsız kalmak mümkün olmasa bile, bu işle ilgilenmenin Avrupa Konseyi'nin görevi olmadığını düşünmektedir. Ne var ki durum böyle değildir. Tam tersine, 27 üye ülkemizde uygun önlemlerin alınması büyük önem arzetmektedir.

8. Darwinistlerin önemle üzerinde durdukları konulardan biri de 1980'lerden itibaren Müslümanlar tarafından yapılan ve Darwinizm'i fikren yıkan ilmi çalışmalardır.
Madde 39 Hristiyan yaratılışçılığının yanı sıra şimdi de Müslüman Yaratılışçılığı söz konusudur: 1980'lerin başında İslami hareketlerin artışıyla birlikte Müslümanlar arasında Hristiyan kaynaklı Yaratılışçı argümanlar popüler hale gelmiştir.

9. Özellikle, Adnan Oktar'ın Yaratılış Atlası adlı eseri Darwinizm için çok tehlikeli görülmektedir. Avrupa'da pek çok ülkeye ulaşan eser, Darwinistlerde ciddi bir paniğe neden olmuştur:
Madde 40 ... Sonuç olarak son birkaç yıl içerisinde, asıl hedef okullar olmak üzere, Avrupa-Asya kıtasında bu farklı hareketlerin girişimlerine şahit olduk. 2007 yılının başlarında evrim teorisini aldatmaca olmakla itham eden Türk Yaratılışçı Harun Yahya oldukça cömert hazırlanmış son eseri "Yaratılış Atlası"nı Fransa, Belçika, İspanya ve İsviçre'de çok sayıda okula gönderdi.

10. Raporun diğer maddelerinde de Adnan Oktar'ın Darwinizm'i çürüten çalışmalarının Türkiye'de ve Yaratılış Atlası'nın Avrupa'da meydana getirdiği etkiler sıralanmaktadır:
Madde 54 Gerçek adı Adnan Oktar olan Türk İslamcı hoca Harun Yahya, bu hareketin en sembolik kişiliklerinden biri. Yaklaşık elli yaşlarında ve yaklaşık yirmı yıldır yaratılış ve din ile ilgili çalışmalar yayınlıyor. Kendisinin aynı zamanda merkezi İstanbul'da olan yayın evi var, Global. 1991 yılında Oktar Bilim Araştırma Vakfı (BAV)nı kurdu. Kuruluşundan bu yana BAV, Türk eğitim sisteminden evrime ilişkin her türlü referansın çıkarılmasının sağlanmasında çok aktif. Başlıca Türk il ve ilçelerinde yaratılışçılık üzerine bir çok konferans düzenliyor...
Madde 55 Harun Yahya'nın son çalışması Aralık 2006 yılında Yaratılış Atlası başlığı ile ortaya çıktı. Yedi ciltlik bir serinin ilki olan bu kitap oldukça büyük. Zengin bir şekilde resimlendirilmiş 772 sayfayla Darwinizm ve evrim teorisini çürütmeye çalışıyor. Sonuç olarak ortaya koyduğu nokta ise son derece açık : "Yaratılış bir gerçektir" ve "Evrim bir yanılgıdır." Dahası, yazar keskin bir şekilde "Darwinizm ile faşizm ve komünizm gibi elleri kanlı ideolojiler arasındaki gizli bağları" suçluyor. 2007'nin başlarında Yahya çalışmalarının Avrupa'da ve dünya çapında kitle dağıtımını içeren bir taarruz başlattı.
FransaMadde 57Harun Yahya Taarruzu: 2007'nin başlarında, Türk Yaratılışçısı Harun Yahya Yaratılış Atlası başlıklı çalışmasını çok sayıda Fransız okulu ve referans merkezine gönderdi...

11. Yaratılış Atlası'nda yer alan bilgilere hiçbir bilimsel cevap veremeyen Darwinistler, Ortaçağ zihniyetiyle hareket etmekte ve kitabı yasaklatmaya çalışmaktadırlar. Oysa fikirler yasaklamakla engellenemez. Nitekim, Avrupalı materyalistler de evrimin çöküşünün engellenemeyeceğini gördükleri için böylesine büyük bir panik yaşamaktadırlar.
Madde 57 ... Buna yanıt olarak Eğitim Bakanı Gilles de Robien, üst düzey eğitim memurlarını "Bakanlık tarafından çizilmiş müfredatın içeriğiyle uyuşmayan bu kitabın okulların kaynak merkezlerinde bulunmamasını" sağlamaya çağırmıştır. Paris VI Üniversitesinin Evrimsel Biyoloji Profesörü Herve LeGuyader, Genel Ulusal Eğitim Müfettişliği tarafından bu atlasın detaylı bir analizini oluşturmakla görevlendirilmiştir...

12. Darwinistleri bu derece şoka sokan, ilk defa böylesine etkili bir şekilde, evrimi delillerle çürüten bir kitapla karşılaşmış olmalarıdır. Kitapta yer alan bilgilerin reddedilemez özelliğe sahip olması, Darwinistleri müthiş şaşırtmıştır. Kendileri de bu şaşkınlığı ifade etmektedirler:
Madde 57 ... . Kendisi (Herve LeGuyader) bu kitabı "Genellikle Anglo Sakson menşeili olan bundan önceki yaratılışçı inisiyatiflerinden ÇOK DAHA TEHLİKELİ" olarak görmektedir... ve yazar tarafından kullanılan metodun "Bilinçlendirilmemiş bir HALK ÜZERİNDE OLDUKÇA ETKİN OLABİLECEĞİNE" inanmaktadır.

13. Diğer pek çok Avrupa ülkesinde de durum aynıdır. Yaratılış Atlası birçok ülkeye ulaşmıştır. Yaratılış Atlası'nda yer alan somut deliller karşısında, bilimsel hiçbir açıklama yapamayan Darwinistler kitabın yasaklanması için uğraşmışlardır.
Madde 59 Harun Yahya'nın Fransızca konuşan İsviçre'deki faaliyetleri: Mart 2007'de Fransızca konuşulan İsviçre'nin çok sayıdaki okuluna da Harun Yahya'nın Yaratılış Atlası çalışması ulaştı...
Madde 63 Belçika okullarına Yaratılışçıların nüfuz etme girişimi: Fransa'dan sonra ve İsviçre'deki taarruza paralel olarak, Harun Yahya Yaratılış Atlası'nı Belçika'da 2007 yılının Mart ayında dağıtmaya başladı. 22 Mart 2007 tarihli bir sirkülerde zorunlu eğitim ve sosyal gelişme bakanı Marie Arena "Bu belgede ortaya konan değerlere karşı tüm eğitim personelini uyararak söz konusu materyallerin öğrencilerin kullanımında hiçbir şekilde bir eğitim aracı haline gelemeyeceği yönünde UYANIK OLUNMASININ" güvence altına alınmasını istedi.
Madde 74 Fransa'dan bir ay sonra Sayın Yahya'nın Yaratılış Atlası Barselona Üniversitesi'ndeki bazı biyoloji profesörleri ve üniversite kütüphanesine gönderildi.

14. Raporun sonlarında, materyalist Avrupa kültürünün ciddi bir tehdit altında olduğu bir kez daha vurgulanmakta, Darwinizm'in ideolojik kaygılarla savunulduğu açıkça görülmektedir. "Çok geç olmadan hareket geçilmesi" gerektiği söylenirken kastedilen ise, Darwinizm'in tamamen yerle bir olması, dolayısıyla materyalizmin tarihe gömülmesi endişesidir.
Madde 104 YARATILIŞÇILARIN GİDEREK BÜYÜYEN ETKİSİ hakkında detaylı çalışma, yaratılışçılık ve evrim arasındaki tartışmaların entelektüel uyuşmazlıktan daha ileri seviyede olduğunu göstermektedir. Eğer dikkatli olmazsak Avrupa Konseyi'nin özünü oluşturan değerler yaratılışçı köktendincilerin doğrudan tehdidiyle tehlikeye girecektir. Çok geç olmadan harekete geçmek, Konsey parlamenterlerinin görevlerinin bir parçasıdır

Yazar Harun Yahya (Adnan Oktar) Hakkında...



SAYIN ADNAN OKTAR’IN HAYATI ve ESERLERİ
1956 yılında Ankara'da doğan Adnan Oktar, Harun Yahya müstear ismi ile kitaplarını yazmaktadır. Hayatını tamamen Yüce Allah’ın varlığını ve birliğini insanlara anlatmaya ve Kuran ahlakını yaymaya adamış olan bir kişidir. Üniversite yıllarından başlayarak, hayatının her döneminde, bu kutlu amaca hizmet vermiş ve hiçbir zaman zorluklar karşısında yılmamıştır. Bugün, hala büyük bir sabır ve kararlılık göstererek tüm baskılara karşın fikri mücadelesini devam ettirmektedir.
Aşağıda, Adnan Oktar’ın özet biyografisini okuyabilirsiniz:
Adnan Oktar 1956 yılında Ankara’da doğdu ve lise eğitiminin sonuna kadar orada yaşadı. İslam ahlakına olan bağlılığı lise yılları boyunca çok güçlendi. Bu dönemde büyük İslam alimlerinin hemen tüm eserlerini okuyarak, İslam hakkında derin bilgi edindi. Yine bu yıllarda, İslam ahlakını tüm insanlara anlatmaya ve onları doğruya ve güzele davet etmeye karar verdi.
1979 yılında, binlerce kişi arasından üçüncülükle girdiği Mimar Sinan Üniversitesi'nde eğitimine devam etmek üzere İstanbul’a taşındı. Sanatı, Allah'ın üstün yaratışının bir tecellisi olarak gören Oktar, resim yapma konusunda çocukluğundan beri yetenekliydi ve zaman zaman sürrealist tablolar yapardı. Arkadaşlarına hediye olarak verdiği çok sayıda tablosu bulunmaktadır. Ayrıca, Allah'ın sanatının birer tecellisi olarak gördüğü hayvanlara, bitkilere ve çiçeklere de özel ilgisi bulunan Adnan Oktar'ın, bahçe bakımı, iç mimari ve dekorasyon, ilgilendiği alanlar arasındadır.
Mimar Sinan Üniversitesi’ndeki Yılları
Adnan Oktar Mimar Sinan Üniversitesi’ne girdiği dönemde üniversite, çeşitli illegal Marksist-komünist organizasyonların etkisi altındaydı. Hem akademisyenler hem fakülte görevlileri hem de öğrenciler arasında saldırgan ateist ve materyalist akımlar hakimdi. Hatta, öğretim üyelerinin bir kısmı, derslerinde konuyla bağlantısız olmasına rağmen hemen her fırsatta materyalist felsefe ve Darwinizm’in propagandasını yapıyorlardı.
Adnan Oktar, dini ve ahlaki değerlerin saygı görmediği ve neredeyse bütünüyle reddedildiği, materyalist görüşün kontrolündeki bu ortamda, çevresindeki insanlara Allah’ın varlığını ve birliğini anlatmaya başladı. Üniversitenin bitişiğindeki Molla Camii'nde açıkça namaz kılan tek kişiydi.
Annesi Mediha Oktar’ın da anlattığı gibi, bu dönemde Adnan Oktar gecede sadece birkaç saat uyuyor, zamanını okuyarak, notlar alarak ve dosyalar tutarak geçiriyordu. İçinde Marksizm, Leninizm, Maoizm, komünizm ve materyalist felsefe konulu temel kitapların da yer aldığı yüzlerce eser okumuş ve hem klasik hem de nadiren okunan kitaplar üzerinde detaylı çalışmalar yapmıştır. Ayrıca, bu ideolojilerin sözde bilimsel temelini oluşturan evrim teorisi üzerine geniş çaplı araştırmalar yapmış, bu bilim dışı teorinin açmazlarını gözler önüne seren bilgi ve belgeler toplamıştır. Allah’ın inkar edilmesine dayalı olan bu batıl felsefe ve ideolojilerde yer alan çıkmazlar, çelişkiler ve yalanlar konusunda çok detaylı bilgi derleyen Oktar, bu bilgi birikimiyle insanları gerçeğe ve doğruya davet etmiştir. Üniversitedeki öğrenciler ve öğretim üyeleri de dahil olmak üzere herkese Allah’ın varlığını, birliğini ve Kuran ahlakını anlatmıştır. Okul kafeteryasında, koridorlarda ya da ders aralarındaki sohbetlerde, materyalizmin ve Darwinizm'in aldatmacalarını, bu ideolojilerin kaynak kitaplarından direkt alıntılar yaparak açıklıyordu.
Adnan Oktar, özellikle materyalizm ve ateizmin dayanak noktası olan evrim teorisinin çökertilmesi konusuna özel önem vermiştir. Zira, Sayın Oktar Darwinizm'in ilk ortaya çıktığı tarihten itibaren, ateist ve materyalist akımlar tarafından sahiplenildiğini görmüştür. Günümüzde de halen aynı çevreler tarafından ideolojik kaygılarla savunulduğunun ve ayakta tutulmaya çalışıldığının farkında olan Adnan Oktar, Darwinizm'in çökertilmesinin, söz konusu akımlar için büyük bir yenilgi anlamına geleceğini düşünmektedir.
Darwinizm'i Çökerten İlk Kitapçık
İşte bu amaçla Adnan Oktar, öncelikli olarak yüz yılı aşkın bir zamandır insanları etkisi altına alan ve onları din ahlakını yaşamaktan uzaklaştıran bu aldatmacanın geçersizliğini ispatlama konusundaki çalışmaları üzerine yoğunlaştı. Oktar, sözde bilim adına ortaya çıkan Darwinizm'in gerçek yüzünü ortaya koymanın en etkili yolunun yine bilimin kendisi olduğunu düşünüyordu. Bu anlayışla, geniş çaplı araştırma ve çalışmalarının bir özeti olan Evrim Teorisi isimli bir kitapçık çıkardı. Bu kitapçığın tüm masraflarını ailesinden kalan gayri menkulleri satarak kendisi karşıladı. Ardından, bu kitapçığı üniversite öğrencilerine bedava olarak dağıtmaya başladı.
Bu kitapçık, evrim teorisinin hiçbir bilimsel değeri olmadığını ve bir aldatmacadan ibaret olduğunu gösteren kapsamlı bir çalışmaydı. Bu çalışmayı okuyan ve Adnan Oktar'la konuşan birçok kişi evrim teorisinin bilimsel bir geçerliliği olmadığını açıkça anlıyordu. Sonuç olarak, hiçbir canlının tesadüfler sonucu var olamayacağı, kainatı ve içindeki tüm canlıları Yüce Allah'ın yarattığı bilimsel, açık ve anlaşılır bir üslupla ispat ediliyordu. Yine de, materyalist düşünceye körü körüne bağlı bazı öğrenciler -gerçeği net olarak görmelerine rağmen- inkardaki kararlılıklarını açıkça ifade ediyorlardı.
Dahası üniversitedeki bazı militan öğrenciler, faaliyetlerini durdurmadığı takdirde hayatını riske atacağını söyleyerek Oktar’ı açıkça tehdit ediyorlardı. Tüm bu baskı ve tehditler, Oktar’ın Allah'a olan bağlılığını ve kararlığını daha da artırdı. Materyalist ve ateist çevrelerin sert reaksiyonları ve endişeleri Adnan Oktar’ın doğru yolda olduğunun en önemli delillerinden biriydi.
Terörün hüküm sürdüğü, ateist ve materyalist akımların hakimiyeti altındaki bir üniversitede dindar insanlar, inançlarından dolayı taciz ediliyorlardı. O yıllarda Türkiye’de pek çok genç insan, ideolojik gerilimler yüzünden acımasızca katledilmekteydi. Bu şartlar altında Adnan Oktar, Allah’ın varlığını, birliğini ve Kuran’ın doğruluğunu açıkça tebliğ ediyordu. Hiç kimsenin inançlarını açıklamaya dahi cesaret edemediği bir okulda, karşılaştığı tepkiler ve tehditlerden asla yılmadan, düzenli olarak Molla Camii’ne giderek namaz kılmaya devam ediyordu.
Mimar Sinan Üniversitesi'nde Din Ahlakının Yayılmaya Başlaması
Adnan Oktar Mimar Sinan Üniversitesi’nde İslam ahlakını anlatmaya başladığında yalnızdı. Üç yıldan fazla bir süre görüşlerini destekleyen kimse olmadı. Ancak bu durum onun kararlılığını değiştirmedi. Tek dostunun Allah olduğunu biliyor ve tüm bunları sadece Allah’ın rızasını kazanmak için yapıyordu.
Tüm zamanını, enerjisini ve imkanlarını sadece tek bir amaca vakfetti: Allah'ın rızasını, rahmetini ve cennetini kazanabilmek ve din ahlakını tüm insanlığa anlatmak…
1982 yılında, ilk kez, yine Mimar Sinan Üniversitesi’nde okuyan birkaç genç, Adnan Oktar’ı fikri mücadelesinde desteklemeye karar verdiler. Aradan aylar, yıllar geçtikçe, bu fikirleri benimseyen gençlerin sayısı arttı. Adnan Oktar’ın bu gençlerle yaptığı sohbetlerin konuları arasında vatan ve millet sevgisi, büyük önder Atatürk'ün izinde yürümenin önemi, yaratılışın delilleri, Peygamber Efendimiz (sav)'in örnek ahlakı, Kuran'da Rabbimiz'in bildirdiği hükümler ve ahlaki değerler ve o zaman hakim ideoloji olarak kabul edilen materyalizmin, ateizmin ve Darwinizm'in geçersizliği yer alıyordu. Bu dönemde ve bundan sonraki hayatı boyunca da Adnan Oktar pek çok insanın iman etmesine vesile oldu.
İlk Karalama Kampanyası ve Akıl Hastanesinde İşkence
Adnan Oktar'ın Darwinizm, materyalizm ve ateizm aleyhine yürüttüğü fikri çalışmalar bir süre sonra daha geniş çevrelerden de tepki almaya başladı. Sayın Oktar'ın milliyetçi ve mukaddesatçı çalışmalarından rahatsız olan bazı çevrelerin etkisiyle, aleyhinde büyük bir komplo kuruldu. Bu komplo, Adnan Oktar'ın büyük yankılar uyandıran Yahudilik ve Masonluk adlı eserini yazıp yayınladığı günlere denk gelmektedir.
1986’nın yazında Adnan Oktar, “Türk Milletindenim, İbrahim ümmetindenim.” sözlerinden ötürü tutuklandı. Bu ifade bir gazetede yayınlanan bir röportajda yer almıştı. Aynı dönemde çeşitli yayın organlarında, yukarıda ifade edilen çevrelerin etkisiyle, birtakım yanlış haberler, mesnetsiz bilgiler ve iftiralar yer almaya başladı.
Adnan Oktar önce tutuklandı ve cezaevine kondu. Sonra Bakırköy Akıl Hastanesi’ne nakledildi ve akıl sağlığı yerinde olmadığı iddiasıyla müşahade altına alındı. Hastanede, en tehlikeli hastaların bulunduğu "14A" koğuşunda tutuldu. 14A koğuşuna birkaç kilitli demir kapıdan geçilerek gidiliyordu. İçerisi oldukça bakımsız, izbe ve pisti. Bu ağır hastaların arasında cinayet çok sıradan bir olay olarak görülüyordu. İşte böyle bir ortamda Adnan Oktar, 6 hafta yatağına ayak bileklerinden zincirlendi. Şuur bulandıran ilaçlar kendisine zorla verildi. Bu arada, onu ziyaret etme ve görme imkanı bulan genç arkadaşları onun bu dönemde de kararlılığını ve şevkini hiç kaybetmediğine şahit oldular. Onları İslam ahlakına davet edeceği düşünülerek, doktora öğrencilerini, hemşireleri ve hatta doktorları bile görmesine izin verilmiyordu. Bir süre sonra ailesi, yakınları ve arkadaşlarıyla da görüşmesi yasaklandı. Hatta, telefon görüşmesi bile yapmasına müsaade edilmiyordu. Faaliyetlerini durdurmadığı takdirde hayatı boyunca hastanede kalacağına dair tehdit edildi. Bazı kesimlerden Yahudilik ve Masonluk kitabını basmaktan vazgeçmesi için yoğun baskılar gelmeye başladı. Eğer kitabı basmaktan vazgeçerse, hemen hastaneden çıkabileceği, yaşamının bundan sonrasını refah içinde geçirebileceği gibi teklifler geldi. Kitabın tüm dosyalarını vermesi karşılığında, büyük maddi imkanlar teklif edildi. Ancak, kendisi tüm bu teklifleri geri çevirdi, baskı ve tehditlerden yılmadı. Tam tersine bu yaşadıkları, onun kararlılığını daha da arttırdı.
Oktar hapishanede ve akıl hastanesinde toplam 19 ay tutuldu ve sonra savcılığın, "ifadelerinde suç unsuru bulunmadığını" belirtmesiyle beraat etti ve mahkemece serbest bırakıldı.
Oktar'ın Darwinizm'in nasıl büyük bir aldatmaca olduğunu gösteren çalışmaları bu dönemde de sürdü. 1986’da Darwinizm'in iç yüzüyle ilgili tüm değerli araştırmalarını Canlılar ve Evrim kitabında topladı. Bu kitap bilimsel kaynakların ışığında evrim teorisinin açmazını gösteren bir kaynak eser olarak yıllarca tek referans olarak kaldı.
Kokain Komplosu
1991’in ortalarında yaptığı kültürel çalışmalardan rahatsız olan birtakım çevrelerin etkisiyle, Adnan Oktar yeni bir komployla karşı karşıya kaldı. Bu dönemde kendisi, masonluk tarihi ve dünya masonluğunun örgütlenmesiyle ilgili son derece önemli bir kitap çalışması yapıyordu. Oktar'ın annesiyle birlikte yaşadığı Ortaköy'deki evine gelerek arama yapan polisler, yaklaşık iki bin kitaptan oluşan kütüphanede, ellerini attıkları ilk kitabın içinde bir paket kokain buldular.
Bu olaydan hemen sonra, o günlerde İzmir’de birkaç arkadaşıyla birlikte olan Adnan Oktar tutuklandı. Daha sonra, 62 saat boyunca alıkonulduğu İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne nakledildi. 62 saat sonunda kokain testi için Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Sonuçlar gerçekten oldukça ilginçti! Adnan Oktar’ın kanında kokainin bir yan ürününün çok yüksek miktarlarda bulunduğu açıklandı.
Ancak daha sonra ortaya konulan delillerin tümü, bu iftiranın sadece bir komplo olduğunu kanıtladı. Öncelikle Adnan Oktar’ın evinde bulunduğu iddia edilen kokainin komplonun bir parçası olduğu ortaya çıktı. Bu komplodan kısa bir süre önce Adnan Oktar kendisine karşı gizli bir planın kurulmaya başlandığını hissetmiş ve Ortaköy’deki evinden ayrılmıştı. Sonra annesini arayıp kendisine karşı bir komplo kurulmasının muhtemel olduğunu söylemiş ve annesinden şahit olmaları için birkaç kişiyle birlikte evi temizleyip kontrol etmesini istemişti. Bunun üzerine Adnan Oktar’ın annesi Mediha Oktar komşularından birini ve kapıcılarını çağırmış ve hep beraber evi iyice temizleyip kitaplıktaki kitapların teker teker tozunu almışlardı. Adnan Oktar’ın bu temizlikten sonra eve hiç gitmediği gerçeğine rağmen, 16 polis memuru eve operasyon düzenlemiş ve eve girer girmez kitapların arasında “bir paket kokain” bulmuştu. Mediha Hanım'ın komşusu ve kapıcısı, olaydan sonra "Adnan Oktar'ın kütüphanesini hep beraber detaylıca temizledik, orada böyle bir paket yoktu" diye noter tasdikli bir ifade vermişlerdir.
Kokain komplosunun ikinci aşaması, yani Adnan Oktar'ın kanında çıkartılan kokain yan maddesi konusu da, bilimsel ve adli delillerle çürütülmüştür. Adnan Oktar emniyette 62 saat kalmış, tahlil bundan sonra yapılmıştı. Ancak kokainin kandaki yan maddesine bakılarak, kaç saat önce ne kadar kokain alınmış olduğu bilimsel olarak hesaplanabiliyordu. Adnan Oktar'ın kanında çıkartılan kokain dozu ise, 62 saat önceden alınmış olsa, Adnan Oktar'ın ölümüne neden olacak kadar yüksek bir dozdu. Bu durum, kokainin Adnan Oktar'ın vücuduna, 62 saatten çok daha kısa bir süre önce, yani gözaltında bulunduğu sırada girdiğini gösteriyordu. Yani kokain, Adnan Oktar'a gözaltındayken, yemeğine karıştırılmak suretiyle verilmişti.Bu gerçek, aralarında Scotland Yard'ın da bulunduğu 30'a yakın uluslararası adli tıp kurumu tarafından teyit edildi. Hepsinin de, incelemeleri için kendilerine gönderilen dosya hakkındaki ortak cevabı şöyleydi: Kokain Adnan Oktar'a göz altındayken yemeğine karıştırılarak verilmiştir. Olay komplodur.
Daha sonra Türk Adli Tıp Kurumu da kokainin gözaltında yemeğine karıştırılmak suretiyle verildiğini teyid etti ve Adnan Oktar mahkemede beraat ederek aklandı.
Ancak kokain olayı çok önemli bir hususu gösteriyordu: Adnan Oktar'a husumet besleyen ve her türlü kirli yöntemi devreye sokarak onu yolundan döndürmeyi amaçlayan bazı karanlık odaklar vardı. Adnan Oktar'ı daha önce hapis ve baskıyla yıldırmaya çalışan söz konusu güç odakları, bu kez bir komploya başvurmayı tercih etmişlerdi.
Adnan Oktar’ın Kitap Çalışmaları
Oktar, 1991’den sonra bütün zamanını kitapları üzerinde çalışmaya ayırdı. Tüm vaktini evinde geçirdi.
Harun Yahya, müstear ismiyle, birbirinden değerli yüzlerce kitap yazdı. Özellikle Darwinizm'i bilimsel olarak çürüten eserler, bilim dünyasında büyük yankı uyandırdı. Evrimci yayınlarıyla tanınan New Scientist dergisinin 22 Nisan 2000 tarihli sayısındaki ifadeyle evrim teorisinin yanlışlığının ve yaratılış gerçeğinin anlatılması konusunda Sayın Oktar "uluslararası bir kahraman" haline geldi. Sayın Oktar'ın materyalizm ve Darwinizm'e karşı verdiği fikri mücadele sık sık National Geographic, Science, New Scientist, NSCE Reports gibi çoğunluğu evrimci olan yabancı yayın organlarında da gündeme getirildi. Örneğin National Geographic dergisinin Kasım 2004 tarihli İngilizce ve Almanca baskılarında, Adnan Oktar'ın, Yaratılış Gerçeği ile ilgili çalışmalarından bahsedilmiş, Evrim Aldatmacası adlı kitabından şöyle bir alıntıya yer verilmiştir: "Bu teori, dünya sistemini yönlendiren güçler tarafından bizlere empoze edilmeye çalışılan bir aldatmacadan başka birşey değildir."
Adnan Oktar'ın eserleri Hindistan'dan Amerika'ya, İngiltere'den Endonezya'ya, Polonya'dan Bosna'ya, İspanya'ya ve Brezilya'ya kadar dünyanın pek çok ülkesinde beğeniyle okunmaktadır. İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, İspanyolca, Portekizce, Urduca, Çince, Arapça, Arnavutça, Rusça, Boşnakça, Uygurca, Endonezyaca, Azerice, Bengolice, Bulgarca, Danimarkaca, Lehçe, Malezyaca, Portekizce, Sırpça, Hollandaca, İbranice, Macarca, Fince, Farsça, Hausa, Dhivehi dili, Hindice, İsveççe, Japonca, Kırgızca, Kishwahili, Malayalam, Norveççe, Romence, Tamil, Telagu, Thai dili gibi hemen her dile çevrilen eserler yurtdışında geniş bir okuyucu kitlesi tarafından takip edilmektedir.
Dünyanın dört bir yanında olağanüstü takdir toplayan bu eserler pek çok insanın iman etmesine, pek çoğunun da imanında derinleşmesine vesile olmaktadır. Kitapları okuyan, inceleyen her kişi, bu derin farklılığın ve faydanın, eserlerdeki hikmetli, akılcı, kolay anlaşılır ve samimi üslubun farkına varmaktadır. Bu eserler süratli etki, kesin netice, itiraz edilemezlik, çürütülemezlik özellikleri taşımaktadır. Eserlerin her birinde hiç kimsenin reddedemeyeceği, samimi, açık, ispatlı bir anlatım vardır. Kuşkusuz bu özellikler, Allah'ın nasip ettiği bir hikmet ve anlatım çarpıcılığından kaynaklanmaktadır.
Adnan Oktar'ın Yeniden Baskıyla Karşılaşması
Tüm bu fedakarane çalışmalar bazı çevreleri oldukça rahatsız etti ve "endişelendirdi". Materyalist ve mason çevrelerin provokasyonlarıyla, bu faaliyetlere karşı bir iftira kampanyası başlatıldı. Amaç, evrim teorisini çürüten her bilimsel çalışmayı kendilerince önlemekti. Fikren Adnan Oktar'ın çalışmalarına karşılık veremeyenler, iftiralar ve ithamlarla bu çalışmaları etkisiz hale getirmeyi hedeflediler.
1999 yılının Kasım ayında, Adnan Oktar yeni bir baskıyla karşı karşıya kaldı. Bu, tam olarak üç ciltlik büyük kitabı Global Masonluk'un yayınlanmak üzere olduğuyla ilgili haberlerin yayıldığı zamana denk geliyordu. Adnan Oktar'ın fikri mücadelesine başladığı ilk günlerden itibaren, çeşitli iftiralar, komplolar, yalan haberler ve suçlamalarla kendisini yıldırmaya, din ahlakını yaymaktan alıkoymaya çalışan birtakım karanlık odaklar yine devreye girdi.
Bu odakların provokasyonları ve yanlış bilgilendirmeleri neticesinde, 12 Kasım 1999’da, Bilim Araştırma Vakfı mensuplarının evlerine ve iş yerlerine bir polis baskını düzenlendi. Operasyonda hiçbir suç unsuruna rastlanmadı, hiçbir gayri ahlaki manzarayla karşılaşılmadı. Buna rağmen tümü birbiriyle çelişen akılalmaz yalanlar ve iftiralar her gün basında yer aldı. Bu operasyon neticesinde hiçbir hukuki delil öne sürülmeksizin, Adnan Oktar 9 ay cezaevinde tutuldu.
Tüm bu yaşananlar sırasında, Sayın Adnan Oktar, tevekkülü ve teslimiyetiyle çevresindekilere her zaman örnek oldu. Tarih boyunca yaşamış tüm müminlerin benzer olaylarla imtihan edildiğini, yaşanan her olayın Allah Katında belirlenmiş bir kader olduğunu ve hepsinin pek çok hayır ve hikmetle yaratıldığını etrafındakilere hatırlattı. Başlarına ne gelirse gelsin müminlerin her zaman itidalli, neşeli, azimli ve teslimiyetli olmaları gerektiğini söyledi.
Kendisine çeşitli komplolar kuran, akıl ve mantık dışı iftiralarla karalamaya çalışanlara karşıysa her zaman affedici ve merhamet edici oldu. Yüce Allah'ın “…Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır…” (Fussilet Suresi, 34) ayetiyle bildirdiği ahlaka uyan Adnan Oktar, 12 Kasım 1999 tarihinde yaşanan olaylarla gündeme gelen suçlamaların hepsinden, mahkeme aşamasında elde edilen delillerle aklanmıştır. Bugün halen kitap çalışmalarına devam etmekte ve insanları güzel ahlakı yaşamaya çağırmaktadır.

New York Times'da Harun Yahya

Abd'de, New York Times Gazetesi, geçen hafta, Harun Yahya ve Yaratılış Atlası'na geniş yer verdi. Bir İslami Yaratılışçı ve Tüm Dünyaya Gönderilen Kitap Amerika Birleşik Devletlerinde devlet okullarında evrimin okutulmasına karşı çıkılmasını özellikle Protestan köktendincilik olmak üzere, büyük ölçüde dindar sağ kanat desteklemiştir. Şimdi bu tartışmaya dramatik bir biçimde yeni bir ses daha katılıyor. Bu ses Türkiye'den Adnan Oktar'ın sesi. Kendisi, Harun Yahya müstear ismiyle, bilim ve iman konularında ve özellikle evrim teorisinin kendi ifadesiyle "aldatmaca" olduğu hakkında çok sayıda kitap, video ve DVD yayınladı. Kitaplarından birisi "Yaratılış Atlası" ise ülke içerisinde bilim adamlarının, Kongre üyelerinin, Queens ve Bemidji, Minnesota gibi yerlerdeki bilimsel müzelerin posta kutularında isimsiz olarak bırakılmış bulunuyor. 11 x 17 inç (28 x 43 cm) ve 12 pound (5.5. kg) ağırlıktaki bu kitap, parlak kırmızı renkte bir kapağa sahip ve neredeyse 800 kuşekağıdı sayfadan oluşuyor. Bu sayfaların büyük bir kısmında çok fazla sayıda resim var ve "Yaratılış Atlası" büyük olasılıkla şimdiye dek Darwin'in teorisine karşı ortaya çıkmış en büyük ve en güzel yaratılışçı meydan okuma. Sayın Yahya, Darwinizm'i Kuran'ın yalanladığı zayıf ve sapkın bir ideoloji olduğunu söylüyor. Kutsal Kitap'a tâbi olan Sayın Yahya, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki bazı yaratılışçılarla benzerlik gösteriyor. Fakat dünyanın yalnız birkaç bin yıllık olduğunu kabul edenlerden değil. "Yaratılış Atlası"nda sayfalarca fosil bitkilerin, böceklerin ve hayvanların resimleriyle vermek istediği en önemli mesaj, günümüzde yaşayan canlıların, geçmişte yaşayan canlıların fosilleşmiş kalıntıları ile tıpatıp aynı olmaları. Bu nedenle Sayın Yahya, evrimin imkansız, sahte, yalan, aldatmaca ya da "krizde bir teori" olmak zorunda olduğunu yazıyor. ... Bu yılın başlarında kitabın Fransızca tercümesi, Fransa'daki liselerde, üniversitelerde ve müzelerde belirince telaşa yol açmıştı. College de France'da biyoloji tarihi ve evrim profesörü Armand de Ricqles'e göre o ana kadar yaratılışçı eserler çok az sayıdaydı. ... Brown Üniversitesi'nde biyolog Kenneth R. Miller, fen bilimleri bölümünde bulunan o ve meslektaşlarının tamamının kitaptan aldıklarını söyledi. Colorado Üniversitesi ve Chicago Üniversitesi'ndeki arkadaşlarını aradığında, kitabın onlara da geldiğini öğrendiğini söyledi. Brigham Young Üniversitesi, Connecticut Üniversitesi, Georgia Üniversitesi ve diğerleri de kitapları almıştı. "Sanırım tıp fakültesindeki her profesöre kitap gönderilmiş olabilir," diye belirtti Columbia Üniversitesi tıp fakültesinden kitabı alan Kathryn L. Calame adındaki mikrobiyolog. "Genetik departmanı, biyokimya departmanı, mikro – konuştuğum herkes kitabı almıştı."Amerika Birleşik Devletleri'nde "Atlas" da dahil olmak üzere İslami kitap, hediyelik eşya ve diğer ürünleri pazarlayan Global Impex adındaki şirketin başındaki Fatih Şen, kitabın dağı tımı hakkında bir şey söylemedi fakat sadece kitabın "muhteşem" olduğunu belirterek, tüm soruların İstanbul'da Global Yayıncılık'a yöneltilmesi gerektiğini söyledi. Kitabında ve Web sitesinde (www.harunyahya.com), Sayın Yahya 1956 yılında Ankara'da doğduğunu ve Türkiye'de büyüyüp, eğitim aldığını belirtiyor. Amacının kitapta belirtildiği gibi "evrimcilerin sahtekarlıklarını" ve evrimci bilimsel görüşler ile faşizm, komünizm ve terörizm gibi çağımızın kötülükleri arasındaki bağlantıyı ortaya çıkarmak olduğunu söylüyor. Okuyucuları, "akıllarını ve kalplerini açmaya, ve onların Allah'a daha bağlı kullar olmaları için yol göstermeye" teşvik etmeyi ümit ettiğini belirtiyor. Çoğu ücretsiz ya da oldukça düşük fiyatlarla satılan yayınlarından "hiçbir maddi gelir" beklentisi içinde olmadığını ekliyor. ... Postalananlar listesine bakıldığında bu girişim özellikle dikkat çekici. Dr. Padian ve Dr. Miller, her ikisi de Pennsylvania, Dover'deki okullarda yaratılışçılığın ideolojik kuzeni olan akıllı tasarımın okutulmasına karşı başarıyla mücadele eden davada davacılar için şahitlikte bulunmuştu. Kitabı alan bir başka kişi, Ohio State Üniversitesi'nden biyolog Steve Rissing ise evrimin okutulmasını destekleyen okul yönetim kurulu ve evrimin modern biyolojinin temeli olduğunu düşünen bilim müzeleri adına aktif görev yapmış. Kitaptan bir düzine alan Bemidji, Minnesota'da Headwaters Bilim Merkezi direktörü Laddie Elwell, "Samimi olmak gerekirse bununla ne yapmalıyım bilmiyorum" diye belirtiyor. Çalışanlardan Chuck Deeter o ve meslektaşlarının, kitaptaki fosil fotoğraflarını Darwin hakkındaki programlarında kullanabileceklerini söylüyor.... "Uyum Hayali: İslam'da Bilim ve Din" adlı kitabı Prometheus Books tarafından sonbaharda yayınlanan Dr. Edis, Müslümanlar arasında yaratılışçılığın yaygın biçimde desteklendiğini söylüyor. "Özünde, Kuran yaratılışçı bir metin" diye belirtiyor ve "Darwin'i sevdiğini söyleyen" bir İslam alimi bulmanın zor olacağını ekliyor. Belki de bunun sonucunda Sayın Yahya'nın kitapları ve diğer yayınları onun İslami çevrelerde dikkat çekmesini sağladı diye belirtiyor. Dr. Edis, "Bu kişi gerçekten etkili, ne yazık ki özellikle temel bilim dalları üzerinde" diyor. Dr. Miller buna katılıyor. Evrimi sorgulayan kişilerden düzenli olarak elektronik posta mesajları aldığını, bunların özellikle Türkiye, Lübnan ve Orta Doğu'daki diğer ülkelerden giderek arttığını ve çoğunun Sayın Yahya'nın çalışmalarından alıntı yaptığını söylüyor. ... NCSE (National Center for Science Education) direktörü Eugenie Scott'a göre, "Benim hipotezim tüm yaratılışçılar gibi kamuoyunun gözünden saklanan çarpıcı bir gerçeği bildiklerini ve bu gerçekleri anlatırlarsa, tırnak içinde bu insanların gözlerdeki perdenin ineceğine ve evrimin gerçek yüzünün ortaya çıkacağına inanıyorlar." "Bu insanlar bu konuda gerçekten ciddiler."

Sayın Adnan Oktar, Alman Basınında...


Almanya'nın en büyük gazetelerinden biri olan Süddeutsche Zeitung'un, geçtiğimiz günkü baskısında, Sayın Adnan Oktar ve eserleri hakkinda bir haber yer aldı.


Kai Strittmatter'in kaleme aldığı haberden bazı paragrafları sizlere iletiyoruz:En etkili Müslüman Yaratılışçı, maddi imkanları ve gücüyle tüm dünyaya yayılıyorDarwin'e karşı mücadele veren Adnan Oktar soruyor: "Şimdi kitaplarımızı mı yakacaksınız?"Dünyanın bir hayalden ibaret olduğunu söyleyen yazar, İstanbul güneşinde parlayan takımıyla tekneye biniyor. Üzerinde tepeden tırnağa beyaz saf ipekten bir takım... Kemer tokası, manşet düğmeleri ve kravat iğnesi altın... Kar beyazı kravatının altında yine kar beyazı bir gömlek var... Etrafındaki genç kalabalığın neredeyse tamamı ise çizgili takım elbiseler ve deri ayakkabılar giymişler...
Gerek yazar gerekse yanında bulunanların hepsi evrenin bir görüntüden, maddenin de sadece bir hayalden ibaret olduğu konusunu son derece ciddi bir şekilde savunuyorlar. Yazar, "Ben bilim adamıyım. Korkmaya gerek yok, aslında konu çok açık." derken yüzünde bir gülümseme beliriyor. Sadece üç saatimiz var.
Buradaki basının ifadesiyle Adnan Hoca'yla teknedeyiz. Asıl adı Adnan Oktar olan yazar Harun Yahya olarak da tanınıyor. Adnan Oktar - ya da Harun Yahya - Türkiye'de en çok kitabı basılan yazarlardan biri.Bilindiği gibi, Hitler, Stalin ve Mao geçtiğimiz yüzyılın en zalim suçluları. Peki ortak yanları ne? Adnan Oktar hepsinin Darwinist olduğunu söylüyor. "Komünizm ve faşizm Darwin'in öğretileridir." Darwin gibi masonlar da vahşi kapitalizmin ve PKK terörünün gelişmesinde suçlular.Adnan Oktar huzur içinde bir yaşama kavuşmak için Darwinizm'in ortadan kaldırılması gerektiğini savunuyor. Ayrıca, "Eğer evrim olsaydı, Kuran'da mutlaka yer alırdı." diyor. Ve ardından, "Darwinizm'i tamamen çürüttüm." diye ekliyor. O sırada davetli gazetecilerden bazıları yazarın raflarda yer alan kitaplarını inceliyorlar. Bunlardan biri Tarihi Bir Yalan: Kabataş Devri...
Çarpıcı profili, geriye doğru taranmış gri perçemleri, özenli sakalı ve bıyığıyla Adnan Oktar bir parça eski siyah-beyaz filmlerde imparatoriçenin elini öpen kraliyet diplomatlarını andırıyor. Tek farkı kendisi göz maskesi yerine iddialı bir güneş gözlüğü takmış. "Panik oldular." diyor Adnan Oktar. "Kitap o kadar etkili ki, yasaklamaktan başka yapacak bir şey yok dediler." Yazarın burada kastettiği, Fransızlar... Adnan Oktar vişne suyundan bir yudum alarak devam ediyor: "Ama güneşi yasaklamak ne kadar mümkün?" Fikirlerini anlatmış olduğu Yaratılış Atlası öyle etkili ki, kitap genç öğrencilerin eline denetimsiz bir şekilde verilmek istenmiyor. Nitekim kitabın gençlere kuvvetli bir darbe etkisi yapacağı düşünülüyor.Kitap geçtiğimiz baharda Fransa'da büyük yankı meydana getirdi. Binlerce sayıda kitap, sanki yüksek bir boşluktan öğretmenlerin, okul müdürlerinin, kütüphane yetkililerinin, yazarların masalarına düşmüştü. Parlak kağıda 800 sayfa, 6 küsür kilo ağırlığında bir kitap... İlettiği mesaj açık: Darwin yalan söylüyor. Evrim yok. Dünyayı Allah yarattı ve bir kerede yarattı. Her sayfada kolay anlaşılır bir ispatlama yöntemi göze çarpıyor: Solda bir tavşan fosili, sağda ise sevimli bir tavşan resmi... Resimlerin altındaki yazı ise şöyle: "38 milyon yıl önce yaşamış olan tavşanla bugünkü tavşan arasında tek bir fark yok. Bu, tavşanın evrim geçirmediğini, aksine yaratıldığını ispatlıyor." Bir sayfa sonra yavru bir geyik fosili, hayvanın canlı resmi ve yine benzer bir metin. Kitabın 600 sayfası aynı bu formatta. Sonra ise ek bölüm geliyor: Dünyadaki bütün kötülüklerin kaynağı Darwinizm ve dünya hayalden başka bir şey değil... Okuyucu kitapta sorulara şöyle cevap buluyor: Allah var ve kurtuluşumuz İslam'da.Kitapların Fransa'ya ulaşmasının ardından Fransız basını büyük bir heyecana kapılmıştı... Modası geçmiş Hıristiyan evrim karşıtları onlara yabancı değildi. Ama Müslüman evrim karşıtlarıyla yeni karşılaşıyorlardı. Ne zamandır varlardı? Paris yönetimi hemen biyolog Herve Le Guyader'e kitabı inceletti. Le Guyader kısa bir incelemeden sonra "İslam ve bilim"in son derece tehlikeli olduğu görüşüne vardı. Le Guyader'e göre sadece çok az sayıda öğrenci kitapta sunulan fikirleri reddedebilecek entelektüel donanıma sahipti. Adnan Oktar ise teknede bizlere soruyordu: "Şimdi ne yapacaklar? Kitaplarımızı mı yakacaklar?"Sergilenen FosillerMüslümanların Hıristiyan fundamentalistler tarzında evrime karşı kampanyalar yürütmeleri oldukça yeni bir hareket.
Türkiye'de başka Müslüman Yaratılışçılar da var. Ama hiçbiri akıllı tasarıma olumlu bakmayan Adnan Oktar kadar başarılı değil...Çoğu Müslüman milyonlarca yıllık dünya tarihini kendi dünya bakış açılarına geçirmekte bir sorun yaşamıyor. Son iki onyıldır Amerikalı yaratılışçı kamuoyu çalışmaları Müslüman çevrelere de yansıdı. Özellikle de Türkiye'de. Türkiye resmi olarak laik bir cumhuriyet. 1985 yılında, son askeri darbenin hemen ardından, devlet dinin yardımıyla Türkler'deki sol eğilimini kırmaya çalışırken, yaratılışçılık okullardaki eğitim planına da girmiş oldu.Peki günümüzde? 2006 yılında yapılan bir anketin sonucuna göre, her 4 Türk'ten biri evrimi bir gerçek olarak görüyor, yarısı evrimden şüphe ediyor. ...İstanbul Üniversitesi'nden genetikçi Haluk Ertan Türkiye'nin Ortadoğu'daki Yaratılışçılığın merkezi haline geldiğinden bahsediyor....
Adnan Oktar'ın Fahri Başkanı olduğu Bilim Araştırma Vakfı tüm Türkiye'de konferanslar veriyor. Fosil sergilerine restoranlarda, Tünel'de, metro istasyonlarında dahi rastlamak mümkün. Adnan Oktar'ın sayısı 250'yi aşkın kitabı 8 milyonun üzerinde satmış. Global Yayıncılık'tan Altuğ Eti gururla internetten ayda bir milyonun üzerinde kitap indirildiğini anlatıyor. Kitaplar Urdu diline, Endonezyaca'ya ve Almanca'ya da çevrilmiş.Adnan Oktar kendisine yapılan bazı olumsuz isnadlara karşı tavrını ise şöyle açıklıyor: "Fikirleriyle dünyayı sallayan bir kişiye böyle suçlamalarda bulunulması normal. Her büyük dava adamı bu tarz olaylarla karşılaşır." Adnan Oktar, Papa'nın kendi fikirlerinden etkilenmiş olmasını ise memnuniyetle anlatıyor. Peki Adnan Oktar'ın arkasında bir tarikat mı var? Bu soruya ise şöyle cevap veriyor: "Etrafımdakiler sadece arkadaşlarım, kardeşlerim." Peki kendini Mehdi olarak görüyor mu? Kendi web sitesinde Mehdi'nin en büyük alametlerinden birinin, kendisinin Mehdi olduğunu asla iddia etmeyeceği yazıyor. Peki kendisini eleştiren gazetecilerin korkuya kapılmaları gerekiyor mu? Adnan Oktar bu soruyu da şöyle cevaplandırıyor: "Bazı basın mensupları benim kendileri için negatif düşünceler beslediğimi düşünüyor olabilirler, ama bu kesinlikle doğru değil." Adnan Oktar hafifçe sakalına dokunuyor: "Allah herkese bir kader belirlemiştir."Tekne kıyıya yaklaşırken Adnan Oktar gözlüklerini takıyor. Günümüzde olup biten her şeyin Altın Çağ'ın başlangıcına işaret ettiğini anlatıyor. "Yakında inşaAllah hep birlikte o günleri göreceğiz. Geldiğiniz için çok teşekkür ederim." İskeleye yanaşıyoruz. Çizgili takım elbiseler içindeki genç grup kıyıda duran iki Limuzin'in etrafında çember oluyorlar. Kar beyazı kıyafetler içindeki yazar siyah Mercedes'e biniyor. Hemen arkasından koruma amaçlı bir Land Rover yola çıkıyor. Güvertedeki raflarda ise hala Yaratılış Atlası kitabı parlıyor. Kitabın Almanca versiyonu henüz yeni çıkmış. Yazar, bilimin sınır tanımadığını söylemişti.Geleceğin öğretmenleri evrim teorisine şüpheyle yaklaşıyorDortmund Üniversitesi'nde yapılan bir anket genç biyologların evrimden şüphe duyduklarını gösterdi.Ankete göre her sekiz öğrenciden biri evrimden yana ciddi şüpheler taşıyor. Üniversiteye geçen yıl giriş yapan 1228 öğrenciyle yapılan bir anket bu durumu açıkça ortaya koydu. Anketin sonuçlarına göre, biyoloji öğretmenliği bölümü öğrencilerinin %12,5'u evrimin var olduğu konusunda şüpheleri var.%13 oranında öğrenci ise insanla şempanzenin akraba oldukları görüşünü reddetti. %18 ise insanın bugünkü görünümüyle doğrudan yaratılmış olduğuna inanıyor.Dortmund Üniversitesi'nde anketi düzenleyen biyoloji profesörü Dittmar Graf 25 Nisan 2007 Çarşamba günü evrim karşıtı olanların sayısını hesaplayınca şaşkınlığa kapıldı. "Şaşırmıştık, çünkü Yaratılışçı görüşlerin biyoloji öğrencilerini dahi bu derece etkilediğini gördük. Anlaşılan o ki, bu görüşler giderek yaygınlaşıyor."










Aynı gazetenin evrimin gerçekleşip gerçekleşmediğiyle ilgili düzenlediği anketin sonuçları ise şu şekildedir: Evrim mi, hayır teşekkürler?